En ağır darbe insanın teyzesinden gelebiliyormuş bir akşam vakti.
Salonda oturuyorduk ve bir konu hakkında tartışıyorduk. Bir cümle döküldü ağzından dost acı söyler misali ' sen sevmeyi bilmiyorsun ' üç kelime kaynar su etkisi yarattı bünyemde . Kelimelerden geçip bunu bir iltifat olarak kabul etmek yaktı ciğerimi sanki . Kuyruğu dik tutmaya çalışarak savunduklarımın cevabını verdim. ' ve evet sevemem , düşemem ' gibi bir cümle çıktı ağzımdan . Söylerken bunun da yanlış olduğunu biliyordum , istemiyordum ama hissettiğim buydu.
Odama geçtim yavaştan . Düşünme fırsatım var ama isteksizdim bu konuda ki hala öyleyim. Sanki sonunu acı olacak bir şeyden kaçmak gibi sevmek . Bu kadar temkin fazla mı o da garip. Bilemiyorum. Bildiğim sadece zamanla bencilleşebildiğim. Ben diyebildiğim. İstediğim bu mu hayır belki de ama yaptıklarım buna uyumlu. Bu içimi soruşturma edası ise çok fazla bu zamanda.
Çayımı yudumluyorum güzel demlendiğini düşünüyorum tadının güzel olduğunu mesela. Ama eskiden -en küçük örnek bu tabi- bir çay saatini biriyle paylaşmayı da düşünürdüm. Büyüdükçe insan yalnızlaşıyor mu ne ? Ya da istediği o yönde mi oluyor ? Bir kendi kendini kapatma hadisesi sanki. Kulağımda çınlıyor hala ' sen sevmeyi bilmiyorsun ' cümlesi.
Açıkcası düşünmeyi de sevmiyorum artık. Üzerine düşüneceğim hassas düşüncelerim, insanlarım yok. Gelişine , gidişine bırakıyorum herkesi kendi haline. Ne tutmak için çabalıyorum ne de ...
Neyse ..
Şu an acı gelse de sevmeyi unutuyorum belki de..

0 yorum: