Ne kadar uzaksın baba,ellerin de öyle
beni büyüttüğün şarkı gelinlik kız oldu
ben olamadım, üzülme

Şimdi otursam denizin kucağına,
tütün kokan parmaklarımla şiir dokusam,
devrilse gözlerim rakı masasında unutulan hüzünlere,
papalina tadında çakır keyif olsam,
beklesem çocukluğumu dar ve taşlı Girit sokaklarında,
ağladığımı sadece gece görse,
gelip sarılırmısın Cunda'nın içinden?

Ne kadar uzaksın baba,sesin de öyle
attığımız kahkalar sılaya düştü
papatyalar bile kavuşurken bahara
yanaşırken iskeleye vapurlar,
can çıkar özlem çıkmaz derken
hüzzam makamına iki içli nota verdik

şimdi karışsam denizin mavisine,
dua eden ellerime para sıkıştırsa geçenler,
tutulsa dilim sır vermez türkülerde,
çağırsam sitemleri kaldırımlarla öpüştüğüm akşamlarda,
delirdiğimi sadece yüreğim bilse,
gelip sarılır mısın İzmir'in içinden?

Ne kadar uzaksın baba,yüreğinde öyle
iyi geceler dediğin şarkı vurgun yedi
Ben de yedim üzülme .

Pelin Onay
Resimdeki adam dedemdir , babamdır, yanımda olamayandır. canımın canıdır. Bu günler zor günler adamım herkes yokluğunu yüzüme vururken bilmeden . Huzur içinde uyu.l
Bazen bu ben miyim diyorum . Bu çileden çıkan. Bu ses bu düşünüş bana yabancı diyorum. Bu kadar bencil olmamalısın Selen.
Olamıyorum da zaten . Ama öyle zamanlar geliyor ki bencil bir yan çıkıyor içimden insanlar üzerime geldikçe benden yapamayacağım ama yapmak zorunda olduğum bir şeyler istedikçe. Ve ben ne kadar zorlasam kendimi değişemiyorum yine yapmaya çalışıyorum elimden geldiğini. Ama kötülük yapıyormuşum gibi de geliyor. Çünkü herkesin sorumluluğunu almak zor ki karşımdakine yürümeyi, koşmayı değil yaslanmayı öğretiyorum. Her şey iyi güzel hoş fakat bu ikilemlerim , gidiş gelişlerim bu anlarda kırdığım kalpler, sonra duyduğum vicdan azabı. Bazen '' gitmek '' eylemini getiriyor sadece aklıma. Kaçmak olabildiğince uzağa. Aradıığm huzuru bulmaya. Belki bir kasabada belki büyük bir şehirde bilinmez. Ben koşmayı yürümenin önüne koymuşken , özgürlük arsızıyken bu prangalar fazla bana. Elimde olmayan nedenleri sevmiyorum artık. Elimde olsun tüm nedenlerim , sonuçlarım. Bitsin bu karmaşa. Bir tutam düzen, bir tutam huzur , bir tutam da mutluluk karışsın artık hayatımda.
Sorumluluktan bunalmış ben yine iç karartıcı bir buhran anında damar şarkılarımdan bir tanesiyle oturmaktayım odamın ortasında . Duvarlara bakıyorum her seferinde. Böyle yaşlanmak istemiyorum. Bu dönemlerden geçmek istemiyorum. Başka heyecanlarım olmalı. Başkalarının hayatlarını kendi hayatıma yeğ tutmamalıyım artık. İyi bir insan olabilmek için çabamı bir tarafa bırakmalıyım. Bazen bencillik gibi gözükse de bırakmalıyım kontrol mekanizmamı.
Böyle olmaz Selen. Böyle yaşanılmaz.
Bana bir zamanlar ilaç misali geldiğini düşündüğüm sen bu gece karşıma çıktın işte. Bakmayın öyle ilaç gibi geldi dediğime onun haberi bile yoktu bu gelişten. Olmadı , olamadı da. Güzel şehrim yaptı bana güzelliğini yine. Nedensiz bir kuvvetle beni iten ayaklarım sayesinde hiç geçmeyeceğim bir yerden geçerken gördüm o nur cemalini ( zira burada dalga geçmekteyim. ) Enteresan bir şekilde ki burada benim melodramı seven yapımın da etkisi büyük '' gördüğüme sevindim '' şarkısı geldi aklıma. Havadan sudan öylesine laf olsun torba dolsun diye konuştuk. Garip oldu. O heyecan geldi aklıma Onu kaybedişim. Enteresan günler falan.
Ama işte o işte var ya her şey o ''işte'' de saklı. Bir huzur kapladı sanki içimi. O heyecana ulaşabilirmişim gibi. Sanki o heyecana ihtiyacım varmış gibi şu sıralar. Bir korunma içgüdüsü. Bu ağzına s.çtığımın sığınmak ihtiyacı niye yabancı birinin kollarına ? Ya da neden çok mahsun geldi bakışların. Neden bu bir koyunda kokusunu alarak uyuma isteği.
Halbuki şimdi düşünüyorum da hakeden yok gibi. Neden peki bu gözlerinin önünde küçülebilme isteği ? Değmez ya değer san sen işte.