tag:blogger.com,1999:blog-81204773241444637122024-03-06T06:35:46.498+03:00Yalnız Bir OperaZamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır...SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.comBlogger80125tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-9529440137716131772014-03-08T03:52:00.005+02:002014-03-08T03:55:58.601+02:00Ben kimim ?<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: x-small;"> </span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: x-small;"> </span>Uzun bir aradan sonra yine ben. Burası hep durdu arada gidip geldim. Yazdıklarımı okumadım bile.. Yazdım ve çıktım gittim arkama bakmadan.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> Yine nefes almaya ihtiyacım varmış demek ki soluğu burada almışım. Bazen hayat böyle yapabiliyor adamı işte . Ahmet Kaya '' nerden bileceksiniz '' dinlerken birden dertleniveriyor insan. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> Öncelikle düşüncelerimi ben bile takip edemiyorum şu an. Sadece biliyorum ki çıldırmak üzereyim. Panik ataktan mı bilemiyorum. Yoksa genel içsel bir sıkıntı mı ? Yazdıklarım bölük pörçük olacaktır kusura bakmayın.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> Öncelikle ben kimim .. 30 yaşına girdiğinin yeni yeni farkına varmış bir tip. Genelde insanlar sorduğumda yaşımı 28 diyorum. Sanki aradaki 2 yaş beni kurtaracakmış gibi. Gereksiz matematik hesabı işte. Yaşlanma sorunsalı. 30 yaşında olmanın verdiği yükümlülükle kırışık giderici kremlerle kafayı bozmuş sorunsal bi tip.Nişanlı. Çocuksuz. Bir nevi Turkish Bridget Jones. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> Öyle çok büyük aşkların adamı olmadım mesela hiçbir zaman. Büyük ayrılıklarım, dargınlıklarım, aldatılmışlıklarım da olmadı benim.Biri için ağlamadım. Ne çok sevilen bir çocuk oldum ne de nefret edilen. Tutku nedir bilmem. Bir şeye tutkuyla bağlandığım olmamıştır. Ağlamayı sevmem. Benim için ağlamak zayıflıktır mesela. Babasının biricik kızı olan bi tip değilim. Kimseyi kahraman olarak görmedim . Hayal kurmadım hiç gerçeğe hep daha yakındım.Sabırsızım. Başladığım bir işi tam anlamıyla bitirdiğim söylenemez. Maymun iştahlıyım. Takıntılıyım. Şu sıralar alışverişkoliğim ve bu durumun beni nereye götüreceğinden acayip tırsmaktayım. Kısaca ne az ne çokum. Arada kalmışların önde bayrak sallayanayım sadece. </span></div>
SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-34794906355803769702010-11-21T20:51:00.003+02:002010-11-21T21:01:34.541+02:00<div style="text-align: justify;">Hiç gerek yoktu aslında gecenin bir yarısı hiç bilmediğim bir numaradan gelen çağrıyı cevaplamama..</div><div style="text-align: justify;">Her şey o anda başladı işte. Tüm bu iç kasılmaları. Sıkıntı doğurmaları.. ' Acaba ' dedirten sesin. Yine aynı inanış ve yere yüzüstü kapaklanış..</div><div style="text-align: justify;">Bu sefer ciddiydim aslında. Çok da düşünmeyecektim seni. İçimde öyle duracaktın bir köşede ama umursamayacaktım. Taa ki sesini duyana kadar.. </div><div style="text-align: justify;">Geldi tüm saçmasapan anılar birer birer aklıma. Yemin ettiğim her an belirdi zihnimde. Zehirdi içilemeyecek derecede aşk dediğin şarabın. İçtim. Bilseydim bu kadar ağır olacağını devamının içer miydim ? belki evet belki hayır. Tam bir hayır da çıkmıyor ağzımdan bak. Bu kadar mı acı çekmeyi sever insan.. </div><div style="text-align: justify;">Ama evet evet her seferinde daha da azalıyor şiddeti. Sesini duyduğumda ' acaba ' diyorum evet. Ama ' yeniden ' demiyorum. Diyemiyorum. Şerefine diyemiyorum artık adına içerken. Seni anmadan da kadehi tutabiliyorum elimde. Gelsen de aklıma bir gölge halinde silmeyi biliyorum seni. Öğreniyorum. Şartlandırıyorum kendimi. </div><div style="text-align: justify;">Evet hiç gerek yoktu gecenin bir vakti açmama o telefonu. Duymama gerek yoktu ki sesini. Şimdi nedense iki gündür bir halsizlik üzerimde. Neden dokunamadığım ama binlerce kez gördüğüm yüzün gözlerimin önünde. Nedeni , nasılı, niçini bir yana durmuyor içimdeki kargaşa. Azalmışsın bende biliyorum ama etkisi azalmıyor acının. O hep sabit. Seninle olduramadığımız, olduramayacağımız bir geleceği hayal etmek yoruyor belki de beni. Bir şarkının içinde hapsolup bunları tekrar tekrar düşünmek.. </div><div style="text-align: justify;">İstemiyorum. Ne seni düşünmek ne de seni ağır bir yük gibi içimde taşımak istiyorum. Bunu anlasan ve aramasan beni artık diyorum.. </div><div style="text-align: justify;">Dilim söylüyor ama yine de bir an çık karşıma istiyorum..</div><div style="text-align: justify;"><br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-2424862223761317512010-11-10T01:58:00.006+02:002010-11-10T02:13:16.872+02:00<div style="text-align: justify;">Duvarlara konuşuyordum , biliyordum ben. Farkındaydım. Saçmasapan acısını kaldırıp raflara susmadım konuştum yine de. Vazgeçtiğim, caydığım , içime kapandığım oldu. Ama an geldi yine devam etti. Ben duvarlara konuştum. Tutmadım içimde kalan cümleleri. Çünkü inandım. İnandım ki onlar beni bir gün duyacaklar. Bir gün cevap verecekler. İnanmasam yaşamayazdım. </div><div style="text-align: justify;">İnandım inatla. Bir gün cevap vereceklerine inanarak. Verdiler de . Ama .. </div><div style="text-align: justify;">Verdiler de n'oldu ? Gecikmiş bir cevap mıydı bu ? İnandığım şey oluyordu işte bak duvarlar bana konuşuyordu. Peki ben neden dinlemiyordum ? Şimdi duvar ben mi olmuştum ? Canım yanarken acımasızsınız dediğim duvarlar şimdi benim acımasızlığıma mı katlanıyordu. Gaddarlaşıyor muydum ben ? Dönüyordu dünya, geçiyordu zaman, değişiyordum ben haliyle. Bu derece ağır darbe ile geleceğini hissetmemiştim. Hissediyorum. O zamanlardaki halimi şimdi ile kıyaslıyorum. Hissizleşmek bir nevi. Canın yanmıyor eskisi gibi. Bir nevi ' aman be salla ' hadisesi. </div><div style="text-align: justify;">Şimdi sen bir zamanların soğuk duvarı rolleri değiştiğimizi hissetmiyor musun ? Geliyorsun yanayakıla dinleyen yok seni yanıyor mu canın beni yaktığın gibi.. </div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-19968292172914402482010-11-05T01:13:00.003+02:002010-11-05T01:23:27.072+02:00<div style="text-align: justify;">bir şarkı çalmaya başlar genelde birden bire gelen akla. umursamaz bir tavır. halbuki hiç bu kadar huzurlu olmamışsındır. garip ikilemlerin oluşur ama canını sıkmaz . şaşırırsın. tanıyamayacağın anlara yaklaşırsın kendini. </div><div style="text-align: justify;">nefes aldığını daha önce hissetmemişsindir sanki. kimileri aşk der buna, kimileri ise sevgi. adı olmasa da olur dersin. o derece yaşıdığını hissedersin , hissettirir. ölümsüzsündür sanki o an . </div><div style="text-align: justify;">aynaya bakarsın en güzel gülüş sana aittir, en güzel dişler, en parlak gözler ve en kırmızı yanaklar. halbuki değişen bir şey yoktur bedeninde ama ruhun güzelleşmiştir yeni bir ruh ile. ve ruhun yansır aynaya. farklısındır aynaya her baktığında . görürsün ruhunu sereserpe.</div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-12799054307709560882010-11-05T00:56:00.003+02:002010-11-05T01:07:31.960+02:00ben bal arısı gibiydim senden önce,<div>bak pervanelere döndüm seni görünce.. </div><div><br /></div><div>hayatımda şu sıralar yine konsept şarkı oluşumları başlamakta. tehlike çanları çalmakta . huzursuz heyecanlı .. </div><div><br /></div><div><a href="http://ff.im/j9ZnY">esin engin - bana ellerini ver </a></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-51274980939125411152010-10-24T01:34:00.003+03:002010-10-24T23:55:55.262+03:00<div style="text-align: justify;">Baba istesen de bir masal anlatamazsın sen bana. Saçlarımı okşayamazsın yatağımın başında. Tutamazsın minik ellerimden. Yatağımın altında canavar yok diyemezsin. Silemezsin her düştüğümde kanayan dizlerimi. Koca koca gölgelerden koruyamazsın beni. Kucağına alıp saramazsın boynuna, kokunu çekemem içime senin. Gökgürültüsünde koşamam yatağınıza. Hasta olduğumda kalkıp ölçemezsin ateşimi. Terlediğimde sırtıma tülbent koyamazsın. Bayram alışverişlerimiz olamaz hiç. Kırmızı ayakkabı alamazsın bana. Oyunlar oynayamazsın benimle. Her şey geçecek diyemezsin. </div><div style="text-align: justify;">Uzun zaman nefret ettim senden kendi canından, kanından birini istemediğini düşündüğüm için. Hayatım boyunca hiç ' baba ' diyemediğim için. Ne zaman bir baba kız görsem boğazıma takılan o lanet yumru için. Beni düşünüyor musun acaba diye uyumadığım ağladığım geceler için. Senin bana değer vermiş olabileceğini vefatından sonra bana verilen eşyalarının içinde kendi el yazınla ' kızım ' yazdığın ve altında numaramın bulunduğu kağıt için. Ellerimi tutmadığın için. Tutamayacağın için. İstemeye geldiklerinde beni senden isteyemeyecekleri için. Gelinlikle göremeyeceğin için. Benimle dans edemeyeceğin için. Boşa geçen onca yıl çaba sarf etmediğin için. Adım atmadığın için.. İçine almadığın için..' Baba ' diyebilmeyi sen öldükten sonra diyebildiğim için.. </div><div style="text-align: justify;">O kadar ' için ' var ki içimden geçen. O kadar kırgınlığım , kızgınlığım var ki . Asla alamayacağım anılarım var baba seninle. Asla yaşatamayacağım. Asla bilemeyeceğim. Anca hayal etmekle kalıp canımı acıtacağım , sızlatacağım. Şimdi olduğu gibi darmaduman olacağım zamanlarım olacak bana hediye ettiğin. Sen hep böyle geleceksin yanıma hayalle karışık can acısıyla. Bir bıçak misali saplanacaksın kalbime yetmeyecek beynime. Hiçbir adam sen olmayacak ki baba. Senin kokun yok ki kimsede.</div><div style="text-align: justify;">Şimdi bakıyorum da kötü bir yazgının iki küçük kahramanıyız aslında. Ne senin beni ne de benim seni tanıma şansımızın olduğu. Yıkıntılar arasında kalan iki küçük varlık dünyanın unuttuğu.</div><div style="text-align: justify;">N'olursa olsun o kadar kızgınım ki sana . üç harfli bir ' gel ' diyemediğin için küçük kızına.</div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-33770013415844144852010-10-13T20:22:00.003+03:002010-10-13T20:33:47.431+03:00<div style="text-align: justify;">En ağır darbe insanın teyzesinden gelebiliyormuş bir akşam vakti. </div><div style="text-align: justify;">Salonda oturuyorduk ve bir konu hakkında tartışıyorduk. Bir cümle döküldü ağzından dost acı söyler misali ' sen sevmeyi bilmiyorsun ' üç kelime kaynar su etkisi yarattı bünyemde . Kelimelerden geçip bunu bir iltifat olarak kabul etmek yaktı ciğerimi sanki . Kuyruğu dik tutmaya çalışarak savunduklarımın cevabını verdim. ' ve evet sevemem , düşemem ' gibi bir cümle çıktı ağzımdan . Söylerken bunun da yanlış olduğunu biliyordum , istemiyordum ama hissettiğim buydu. </div><div style="text-align: justify;">Odama geçtim yavaştan . Düşünme fırsatım var ama isteksizdim bu konuda ki hala öyleyim. Sanki sonunu acı olacak bir şeyden kaçmak gibi sevmek . Bu kadar temkin fazla mı o da garip. Bilemiyorum. Bildiğim sadece zamanla bencilleşebildiğim. Ben diyebildiğim. İstediğim bu mu hayır belki de ama yaptıklarım buna uyumlu. Bu içimi soruşturma edası ise çok fazla bu zamanda. </div><div style="text-align: justify;">Çayımı yudumluyorum güzel demlendiğini düşünüyorum tadının güzel olduğunu mesela. Ama eskiden -en küçük örnek bu tabi- bir çay saatini biriyle paylaşmayı da düşünürdüm. Büyüdükçe insan yalnızlaşıyor mu ne ? Ya da istediği o yönde mi oluyor ? Bir kendi kendini kapatma hadisesi sanki. Kulağımda çınlıyor hala ' sen sevmeyi bilmiyorsun ' cümlesi. </div><div style="text-align: justify;">Açıkcası düşünmeyi de sevmiyorum artık. Üzerine düşüneceğim hassas düşüncelerim, insanlarım yok. Gelişine , gidişine bırakıyorum herkesi kendi haline. Ne tutmak için çabalıyorum ne de ... </div><div style="text-align: justify;">Neyse .. </div><div style="text-align: justify;">Şu an acı gelse de sevmeyi unutuyorum belki de.. </div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-32762542414358067042010-09-29T01:06:00.003+03:002010-10-06T20:59:39.958+03:00<div style="text-align: justify;">kötü adamları sevdim hep. İçlerinde iyilik olduğuna inandığım. Işığı gördüğüm ve o minicik ışığa sıkı sıkıya bağlı kaldığım..</div><div style="text-align: justify;">kötü adamlar sevdim hep arasıra tersini söylesemde. </div><div style="text-align: justify;">canlarımı acıtacaklarını bilerek yine de . </div><div style="text-align: justify;">değiştirmek değildi istediğim sadece sevilmek </div><div style="text-align: justify;">ne buldun demeyin oluyor işte. </div><div style="text-align: justify;">kötü adamlar da beni sevdiler aslında </div><div style="text-align: justify;">kimi bir o kadar hoyrat kimi de nazik parmaklarla. </div><div style="text-align: justify;">kimi vardı bencilliğini bırakıyordu sokak kapısında </div><div style="text-align: justify;">kimi vardı hırçınlığını takınıyordu her sarılışında. </div><div style="text-align: justify;">kimi vardı hoyrat davranışlarının altında küçük bir çocuk mesela.</div><div style="text-align: justify;">ben hep kötü adamları sevdim ne kadar dirensemde. </div><div style="text-align: justify;">çeken bir durum vardı hepsinin gözlerinde . </div><div style="text-align: justify;">inanmayabilirsiniz , ciddiyim. </div><div style="text-align: justify;">en çok onlarla mutluydum ben. </div><div style="text-align: justify;">ama en çok da onlarla olamayacağımı bilecek kadar da bencildim belki de. </div><div style="text-align: justify;">dayanılmaz mıydı hayır. </div><div style="text-align: justify;">ama bencillik çıkıyordu en hassas zamanlarda yerinden yine. </div><div style="text-align: justify;">ve ben başka şeyleri arzuluyor yine kötü adamları buluyordum her ara verişimde. </div><div style="text-align: justify;">her seferinde değiştim artık tamam deyip yine onlardan birini seviyordum </div><div style="text-align: justify;">yine aynı hatalar yine aynı döngü Başladığın yere dönmek gibi bir şey aslına bakarsanız . </div><div style="text-align: justify;">döndüğüm yer mutlu ediyordu, her şey yeniden başlıyordu , eski unutuluyordu. Nankör bir zaman giriyordu araya ve evet unutuluyordu , unutturuyordu. Sonra ilk sendeleyişte hemen yine bütün hatalar geliyordu akla. Zarar verip yıkıp geçmek için. Nitekim geçiyordu da. Alabileceğini tümden alıp gidiyordu. Gidiyordum. gidiyorduk bitiyorduk ve yitiyorduk biz. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kötü adamları sevdim ben, onlar da beni sevdiler.. Seviştik hayatımızda daha önce hiç sevişmemişiz , hiç sevmemişiz gibi. Kimi zaman kimseye sunulmayan kalpler çıktı karşıma , kimi zamansa yaralı yüreğinde izler taşıyan haydutlar. Çekingen okşayışlarım olmadı benim .. Hepsi benimdi . Elimin altında yüzümün yanında ne varsa benimdi. Şikayetçi miydim hayır aslında .. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kötü adamları sevdim hep . Onlar da beni sevdiler.. Şimdi yine zaman tılsımını sunacak bana . Ve ben yine dönüp dolaşıp gideceğim belki de başladığım yere.. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div><br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-83313303161078625242010-09-14T01:14:00.004+03:002010-09-19T03:46:37.580+03:00<div align="justify">Hoş değildi gözlerindeki kavga. Ben senin beni tercih etmek zorunda kalmayacağın bir coğrafyanın son hasadı olmalıydım. İkilemlerin değil iklimlerin, gelip geçici rüzgarın değil gökkuşağın olmalıydım. </div><div align="justify">Ama inatla..Harcandık.. </div><div align="justify">Belki hayallerimdi ayaklarına kapanan, belki de umutlarımdı ellerini saran. Anlamlarım yok denecek kadar çoktu çehrene. Ağır geldi .Adı konmasın istedin .</div><div align="justify">Kaybolmak isterken sıcak teninin kıvrımlarında nurtopu gibi bir ayrılık doğurduk simsiyah akşamların cıvıltılı sabahına. Kalbinin zamanla buz kesmesi yaktı canımı. Dağıttı yatağımızı. Başucumuzdaki saatte bıraktım gözlerimi. Akrep ve yelkovan sahiplendi umutlarımı. Sen uyurken.. Uyurken sen duvarlara fısıldadım seni nasıl senden fazla sevdiğimi.. İnanmadılar. - kalk git dediler - kalk git.. Gittim. </div><div align="justify">Şimdi doyumsuzsun diyeceksin. Hep daha fazlasını istedin diyeceksin . Elindekiyle yetinmeyi bilmedin diyeceksin. Yorulacaksın bir süre sonra. Dinleneceksin yabancıların dizlerinde. Sen dedin yalnız yaşanmaz, yaşanılamaz. Vazgeçilmezimsin yok. Devam etmek için hayata yutacaksın tüm kahroluşları. Bunları derken nasıl yandı içim bilmedin. Senin vazgeçilmezim olduğunu kestiremedin. </div><div align="justify">Senin içime girmeni değil içimde kaybolmanı istedim. Biliyorum bende çok şey istedim.. İnandım ki vaat edilen bir cennet var parmaklarımızın ucunda. Gidemedik , yetemedik. Yettiremedik.</div><div align="justify">Hayalperestim ben inandım. Hep inandım. Gözlerinden ineceğimi sandım kalbine. Dudaklarından aşkın şarabını içeceğim dedim. Bedenin kafesi olsun bedenimin dedim. Tenim tenin , kalbin benim olsun dedim. Güldün sarıldın yalnızlığıma. Saçlarımı okşamanla başladı her şey. Kalbimi aldığın an kaybettim seni. O an işte o an. Ne yapsam mahkumiyetim sana'ydı. Bildin. Nice yeltenmeler akılsız gidişlere. Nice çaresizlik anı Yatağın üzerine dağılmış nice gözyaşı. </div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-59665665353450578682010-09-12T04:50:00.006+03:002010-09-20T03:25:10.532+03:00<div style="text-align: justify;">Bu gece hayat kırıklıklarımın yanına bir yenisini daha ekliyorum. Pırıl pırıl.. Diğerleri eskimişti sanki iyi durdu yanlarında. Her seferinde daha az acıyor diyorum ama anasını satayım içten içe oyup geçiyor şerefsiz. Belki ben çok basit görüyorum hayatı belki de insanlar çok basit görüyor çözemedim bu kavram kargaşasını. Kırıldığımı biliyorum sadece ama neye kime belli değil ? Belirsiz bir yumru oturuyor gecenin en karanlık yerinde Acıyor içim tüm gidenlere, kalanlara , yanıp yakılanlara. Sana.. Yine temiz bir gözyaşıyla akıp gidiyor yüreğimden birileri. Bu kaçıncı gidiş . Bu son dediğim kaçıncı gözyaşı. Kaçıncı kere teselliyi yastıkta arayışım. Neler geçiyordu aklımdan şimdi nelere sızlıyor içim. Dileğim sığınmaktı kollarının arasına ama savruluyoruz işte. Yine.. Artık ne ben bulabiliyorum göğsünün sıcağını ne de sen istiyorsun koynumda olmayı. </div><div style="text-align: justify;">Hüzün.. Hüzün girdi giriyor aramıza. Sonbahar gibi narin.. dökmeye hazır yaprakları bir minicik rüzgara bağlı. Severek alıyoruz ruhumuza hüznü, sonbaharı, rüzgarı..</div><div style="text-align: justify;">Hiçbir bıçak bu kadar acı veremez biliyorum dilinin kesiği karşısında. Kanıyor sanki hiç durmayacak. Ellerinle basman lazım yaraya anca senle duracak. Öpmeni değil sarılmanı istiyorum bu gece . dudakların değil kolların merhem olacak. </div><div style="text-align: justify;">Ama yoksun işte. Mahrum olduğum ruhun yok yanımda. Boşluğa uzanıyorum sanki her seferinde cam kırıklarıyla dolu şu yatağın içinde..</div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-79595144053823447142010-09-05T01:11:00.004+03:002010-09-05T15:37:55.501+03:00<div align="justify">Ben kızamam kızamıyorum işte. Ne kadar kızsam da söyleyemiyorum böyle anlatmak daha doğru. Sadece ahımı bırakıyorum kapıdan çıkarken. Sadece ahımı. Şerefe içiyorum her gidişimde. Şerefine. Kapıların her kapanışında üzerime. Şerefe diyorum. Şerefe..</div><div align="justify">Bir ah bırakıyorum komidinin yanına yarım bir gülümseyiş ile. Ben anılarımı bırakıyorum toz niyetine serpe serpe . Ama süpürülüyor yayıntı olmasın diye torba torba. İki bavula sığan onca hatıra. Armağan bir unutuluş istemesem de bırakılan ellerimin arasına. </div><div align="justify">Susuyorum , kızıyorum ama susuyorum haykıramıyorum. Sadece ama sadece bir ah bırakıyorum komidinin yanına. Yaktıkça seni , beni ah ile hatırla ..</div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-22647201113111245992010-08-29T20:45:00.003+03:002010-08-29T22:33:00.856+03:00<div style="text-align: justify;">Ben bunu hep yapıyorum . Evet. Karşımdaki herkesi kendimin onları gördüğüm şekilde görmek istiyorum. Halbuki öyle değil ki. Herkes benim kurguladığım şekilde olmayabilir. Kaldı ki olmak zorunda da değil. Peki neden bu çocukça küskünlük ? Onu bende bilmiyorum işte. Bir an geliyor ve yüzüme çarpıyor tüm gerçekler. O anları sevmiyorum işte. Kabul etmeyi istemiyorum ama etmek zorundayım. Zor oluyor kısaca o anlar.<br />İnsanların bencilliğini sevmiyorum. Bazen o derece kör oluyorlar ki bırakın tartışmayı karşılarında susmak zorunda kalıyorum. Susmayı da sevmiyorum . Ama o kabulleniş var ya hiçbir şeyi değiştirtemeyeceğimi düşündüren en çok da o koyuyor adama. Sen istediğin kadar konuş Selen karşındakinin seni anlayacağı yok ki . Ya da sen istediğin kadar bağır Selen duyan var ama anlayan yok ki Selen. Kabul etme anlarını sevmiyorum açıkcası. Kendim çok yumuşak olacak zannediyorum hayatın, güllük gülistanlık , sevgi pıtırcığı halinde falan. Bir dönem öyle de gidiyor. Anlamlanıyor her şey ne biliyim. Bir anda her gün geçtiğiniz yol üzerindeki bir apartman bahçesindeki limon ağacını farkedebiliyorsunuz. Ya da parkta oynayan çocukları. Ya da birden ağustos böceklerinin sesi geliyor kulağınıza. Hava daha bi mavi , deniz daha bir yeşil oluyor sanki. Vapurda oturduğunuzda rüzgarı daha da bir hissedebiliyorsunuz sanki saçlarınızın arasında. Güneş başınızı ağrıtmıyor da aksine bir film karesi canladırıyor gözünüzde. Rengarenk cıvıl renkler giyme isteği baştan sona. Gezmek , dolaşmak arkadaşlarla sahilde sohbet etmek. Anlamlanıyor işte kısaca her şey. Bir an için sadece bir an..<br />Sonrasında yine başlıyor sanki böyle kapkara bulutlar çıkıyor da yağmura çeviriyor havayı. İkilemde kalıyorsun. Ne yapacağını bilmeden. Artık o yollarda yürürken ya da vapurdayken ya da güneş geldiğinde gözüne sadece kafanla bir şeyleri konuşmuş oluyorsun sen ve hayat akıp gidiyor. O an hissettiğin şeyleri değil de daha karamsar bir hal. Sanki bütün o güzel görünümlerin üzerine bi tane güneş gözlüğü takmış gibi biri.<br />Hayat düşündüğüm gibi gitmiyor , gidecek diye bir kaide de yok. Ama ben bunu kalın kafama bir türlü anlatamadım. Anca böyle canım yandığı zaman yazıyorum sonrada unutuyorum sanki sussun diye dondurma alınmış cırlak çocuk gibi.<br />Sözün özü zaten konuya oradan başladık ama nerelere geldi. Bencillik. Sevmiyorum işte canımı acıtıyor çoğu zaman. Benim gördüklerimi başkalarının görememesi ya da istediğim şekilde davranmaması da ne biliyim bu mu lan dedirtiyor sadece. Konuşmayı bile sevmiyorum o anlarda<br />Kısacası karşınızdaki insanın bencilliğinin kendisini bile kör edecek dereceye geldiğini anladığınız vakit çaba sarfetmeye gerek yok, gitmek gerek.Gitmek kimi zaman koyucu bir eylem olsada gerçekleştirmek gerek o boğazda düğümü bıraka bıraka.</div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-60122409598865869612010-08-28T03:09:00.001+03:002010-08-28T03:12:13.738+03:00Oturmuşsam gecenin bir yarısı yatağımın üzerine ..<br />Gözyaşlarım ıslatmışsa yastığımı..<br />Ve sen koynundaysan diye bir yabancının ,<br />hıçkırıp duruyorsam hala ..<br />Seni seviyorum demek değil midir bu ?<br />İki arada kalmakla yükümlüysem ben ..<br />Hem gidip hem kalamıyorsam ..<br />Arada kalmışsam ve yıkıp geçiyorsam yoluma çıkanları ..<br />İsyan ediyorum demek değil midir bu ?<br />Hastalıklı düşüncelerimden kurtulamıyor..<br />Hem canını almak istiyor hem kıyamıyorsam ..<br />Belki unuturum diye her güneşin doğuşunda dua ediyorsam ..<br />Yavaş yavaş inancımı kaybediyorsam ve sen<br />her güneşin doğuşunda dimdik gidebiliyorsan işine gücüne ..<br />Bu inancımı kaybediyorum demek değil midir ?<br />Dakika başı aklımdaysan ..<br />Dolduruyorsan gözlerimi hala zaman geçtikçe ..<br />İçimden yaşamak gelmiyorsa delicesine ..<br />Bu deliriyorum demek değil midir ?<br />Sen ki iyiysen mutluysan ve huzurluysan ..<br />Gelmiyorsa içimden sana elveda demek ..<br />Ya da mutlusun ya o bana yeter demek ..<br />Bu kötüyüm demek değil midir ?<br /><br />İnletmek istiyorsam seni dağların duyabileceği şekilde ..<br />Öyle ki sesin duyulsun yıllarca yalvar ..<br />Ama duymasın sesini hiç kimse ..<br />Senin beni duymadığın gibi ..<br />Kuyunun dibindeki bir ses olsun o ve<br />Duymasın ya da bir yudum su vermeye gelmesin kimseler ..<br />İçimde o kadar beddua biriktirdim ki sana ..<br />Birini yüksek sesle söylesem<br />İçimden taşacak senin anıların<br />Rahatlayacağım ..<br />Tutmasındandır korkum ..<br />Hem acımak hem nefret etmek ..<br />İki keskin uç ..<br />İkisi de törpülüyor beni zamanın çemberinde ..<br />Ve ben her seferinde yine başa dönüyorum ..<br />Dudaklarıma ilk dokunduğunda olduğu gibi ..<br />O anı yaşıyorum tekrar ve tekrar ..<br />En iyisi yitirmeli seni ..<br />Kaybetmeli , gömmeli ..<br />Hiç doğmamış saymalı ..<br />Hiç<br />doğmamış ..SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-44824872610660568692010-08-28T02:54:00.001+03:002010-08-28T03:01:08.086+03:00<div style="text-align: justify;">Güzçiceğim,<br /><br />Size bu mektubu yazmak ne kadar zor bir bilseniz .. Sizi ölmek uğruna severek ve içimi deşe deşe, kanata kanata yazıyorum ..<br /><br />Gölgede güneş görmeyen, su verilmeyen, bir yerde yeşerebilir mi çicek ? Solmadan durabilir mi ? Umduğum bir yudum suydu ellerinizden .. Biraz umut .. Ama siz bunu asla bilmediniz..<br /><br />Sizin bana aşık olup olmadığınızı bilemiyorum hala .. Ne kadar acı bir bilseniz koynunuzdan çıkıp size bunları yazmak . Zira düşünüyorum insan aşkına acıyla mı karşılık verir ? Her aşk kanatır mı böyle ? En çok da beni öldüren, solduran bu güzçiçeğim .. Bendeki bu şüphe .. İçimi yakıp kavuran bu şüphe ..<br /><br />Yavaş yavaş öldüğümü hissediyorum ... Ölüyor gökyüzü .. Ölüyor deniz .. Sizi bir başkasının yanında gördüğümde kıskançlıktan deliye dönüyorum .. Ama siz o kadar rahat ve halinizden memnun görünüyorsunuz ki, benimle yaşadıklarınızın bir rüya olup olmadığından şüpheleniyorum çoğu kez .. Sizin oyuncaklarınızdan biri mi yoksa aşkınız mı olduğumu merak ediyorum .. Ve diğerlerinin yapamadığını yapıyorum.. Gidiyorum .. İçimde taşıyarak sizi gidiyorum ..<br /><br />Karşımda o kadar duru, derin ve anlaşılmaz bir şekilde duruyorsunuz ki kendimi yanınızda bir ucube gibi hissediyorum .. Korkularımı hiç mi görmüyorsunuz ? peki ya aşkımı ? Değerim yok mu benim gözlerinizde ?<br /><br />Benim gözlerimin içinde hep siz varsınız sizin gözlerinizin içinde de ben var mıyım ? ya da olabilecek miyim ? farkedebilecekmisiniz acaba size olan bu ölümsüz aşkımı ? bu talihsiz yazgımı ..<br /><br />Sevdiniz mi beni ? Aşık mıydınız ? Yoksa sizin için sadece bir oyuncak mıydım ? Belki de bu sorular varken kafamda sizi düşünerek öleceğim bir köşe başında yalnız başıma .. Ve siz asla bilmeyeceksiniz ..<br /><br />Size aşık , sizi düşleyerek .. kapıdan girmenizi bekleyerek .. her ayak sesinde içimde ayrı kıpırtılar duyarak .. Sizi beklemek .. Ölümü beklemek gibi birşey olsa gerek ..<br /><br />Gidiyorum güzçiceğim , bu bilinmezlikten , bu çaresizlikten , kendimi düşürdüğüm bu durumdan ve yerle bir edilen gururumdan kaçıyorum .. İçimdeki aşktan kaçıyorum .. Sizden.. Dayanamıyorum karşımda acımasızca duruşunuza .. Karşınızda sizin sevginizi dilenen bir sefil gibi ölmektense, sizden uzakta sizi düşleyerek yaşayabildiğim zamana kadar yaşayacağım..<br /><br />Aşkınızın bu kadar acı vereceğini nasıl bilebilirdim ? Kader bu mu ? Varoluşumun nedeni bu mu ?<br /><br />Şimdi gidiyorum .. Zaman daralıyor .. Eğer hemen gitmezsem kalmaktan korkuyorum yanınızda .. Sizi çok sevdim güzçiceğim.. Keşke sizden de emin olabilseydim .. Bugün terketmek zorunda kalmayacaktım her şeyimi ..<br /><br /><br />Yine de dostane bir veda bu .. Tüm işkencelerinize rağmen .. İz bıraksın istiyorum acıtsın kalbinizi istiyorum gidişim.. Öyle garip bir nefret ki bu .. Anlayamazsınız aşktan yanmadıkça.. Sizi çok sevdim güzçiceğim .. Acımasızlığınıza, küstahlığınıza, kalbimi paramparça etmenize rağmen..<br /><br />Umarım bir gün aradığınızı bulursunuz ve karşınızdaki yaşatmaz sizin bana yaşattığınız cehennem azabını .. Herşeyi geride bırakabilecek kadar kopmazsınız hayatınızdan .. Aşkınızdan delirecek noktaya gelmezsiniz.. Kıskançlığınızın birinin hayatına son verme derecesine gelmesini<br />görmezsiniz .. Benden çalınan mutluluk sizden de çalınmaz umut ediyorum .. tek çıkış noktanız olarak ölümü görmezsiniz ..<br /><br />Sizden istediğim sadece beni sevmenizdi .. Deli gibi.. Gözünüz kör olmuş gibi .. Susuz kalmış gibi .. Elleriniz kimseye değmemiş gibi .. Tek benim olmuşsunuz gibi .. Ama beni sıradan bir oyuncağınız gibi hissettirdiniz ellerinizde.. Şimdi sizin her çağırışınızda ne olursa olsun size koşacağımı biliyorum .. Gururumun arta kalan parçalarını kalbimin artıklarını toplayıp gidiyorum buralardan ..<br />Lanet olsun deli gibi aşığım size hala ..<br />Teninize dokunmak istiyorum .. Sıcak dudaklarınızı hapsetmek dudaklarımda .. Ellerinizi hissetmek tenimin her zerresinde ..<br />Kalbinizi söküp almak istiyorum ...<br />Ama gidiyorum susmaya çalışarak..<br /><br />Sizi seviyorum herşeye rağmen<br />ama bu öldüren belirsizlik , kuşku ..<br />Dayanamıyorum ..<br /><br /><br />Elveda Güzçiceğim ..<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-34524989573417373212010-08-22T02:53:00.009+03:002010-08-22T03:22:05.886+03:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyRxvLL4Jls2ji0t8HrAlqidh5xsoqq0mNrofm8qEAs-FlKfL4alyME4dh1WSAQtyQ7bhjl9KSAQQJfcWCH8NcyMWJjQ6oAnEL-cf132-oUAbOBNCx8Zqx0RKAdcG8ee6l6S7tczCP8qQ/s1600/eee.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 306px; height: 150px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyRxvLL4Jls2ji0t8HrAlqidh5xsoqq0mNrofm8qEAs-FlKfL4alyME4dh1WSAQtyQ7bhjl9KSAQQJfcWCH8NcyMWJjQ6oAnEL-cf132-oUAbOBNCx8Zqx0RKAdcG8ee6l6S7tczCP8qQ/s200/eee.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5508020521885760626" border="0" /></a><br /><br /><br />Türk filmlerinde bulurum ben kendimi genelde . Küçüklüğümde de böyleydi hep kendimi o filmin içinde hayal ederdim. Ve genelde Türkan Şoray olurdum. Çok severdim napıyım.<br />Bugün de küçüklüğüme bir armağan olsun ve ' Ateşli Çingene ' filmini analım.<br />Nasıl bir aşktır bu dedirtmiştir. Kıskançlıktan sevgilisini bayıltana kadar kırbaçlatıp sonra başında ağlayıp elleriyle su veren.<br />İşte bildiğin yani bilemediğin ' Ateşli Çingene '<br />Ateşli çingenemiz Türkan Şoray bu filmde resmen Ediz Hun ' u inletmiştir. Hatta adamı hapse attıracak boyuta taşımıştır olayı. Nedeni de tek uzaklaşmasın kendinden, nerede olduğunu bilsin diye. Onu bırakmasın diye sevdiğini hapse attıracak kadar karışık düşünceleri , hırçın bir aşkı olan kadın. Ediz Hun bu durumdan ziyadesiyle kırıktır. Bir güzel söz duyamacağından yakınmaktadır ağzından.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRlQkM-z4z-3eWV7R2V-vk14hgiaA-5W-IDABTEkmpT8V6sPUJGdBDdFgYelualv26czzAIJAqxsQpkC9b_EtqCJYeHMlDJnPswOiZRhfVqNlOd3T7IhxW14evrBodKpuVmXTx9WoYa8A/s1600/EDIZ-HUN-TURKAN-SORAY-ATESLI-CINGENE__17586004_0%5B1%5D.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 349px; height: 152px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRlQkM-z4z-3eWV7R2V-vk14hgiaA-5W-IDABTEkmpT8V6sPUJGdBDdFgYelualv26czzAIJAqxsQpkC9b_EtqCJYeHMlDJnPswOiZRhfVqNlOd3T7IhxW14evrBodKpuVmXTx9WoYa8A/s200/EDIZ-HUN-TURKAN-SORAY-ATESLI-CINGENE__17586004_0%5B1%5D.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5508020185637468770" border="0" /></a><br />Ve başlar şarkımız hiç unutmam Ediz Hun'un belinde saten kırmızı bir kuşak vardır.<br /><br />'' Gelincik çılgın aşkım, yanardağım gelincik,<br />Şüphe dolu kalbimde bir sızısın incecik .<br />Seviyorum demedin ömrümde bir kerecik.<br />Bu nasıl bilmecedir açıklasan olmaz mı ?<br />Daha mı çekeceğim bunca çektiğim az mı ?<br />Şüphe dolu kalbimde bir sızısın incecik,<br />Seviyorum demedin ömrümde bir kerecik ''<br /><br />Yakınmaktadır . Ulen der bi nevi ben seni o kadar sevdim sen bana işkence ettin tarzıdır . Gelgelelim olaylar karışmaya başlar. Ama bu şarkıdır işte olayı en çok gıpta ettiren. Ve o ses.<br />Bazen düşünüyorum da o zamanlar güzel bir şarkı bulunup üstüne senaryo mu yazılıyordu ? Duygu varmış dedirtiyor Türk filmleri bana . Aşka inanmamı sağlıyorlar belki de ondandır.<br /><br /><br /> <a href="http://www.facebook.com/video/video.php?v=101686319858309">( Filmden )</a><br /><br />Not : Ben 6 yaşında büyüyünce Ediz Hunla evleneceğim dedim hala evlenemedim.<br /><br /><br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjl-j5eDxVikkuGTFBC1W-ibkPFpiZs3QKw5zZ7fhBv41QPhuXVHwLxjdNxlNxm6U7vjiYoxfcy_NXH8kq_KiSLKTzb-FLvrkKMmU4aE4k_KW8qNkCvxXs8si_vaIUphIbD0pFnMNHdJo/s1600/images.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 348px; height: 193px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjl-j5eDxVikkuGTFBC1W-ibkPFpiZs3QKw5zZ7fhBv41QPhuXVHwLxjdNxlNxm6U7vjiYoxfcy_NXH8kq_KiSLKTzb-FLvrkKMmU4aE4k_KW8qNkCvxXs8si_vaIUphIbD0pFnMNHdJo/s200/images.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5508020089780186226" border="0" /></a>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-72730512075865878502010-08-09T02:22:00.002+03:002010-08-09T02:32:35.980+03:00<div style="text-align: justify;">Hergün geçmeyi bırakmalı artık kokunu bıraktığın mekanların önünden. Aynı yolu kullanmamalı şuursuzca karşılaşırım diye. Yolu değiştirmek isteyince ama ya bugün karşıma çıkarsa deyip uzatmamalı. Bahane yaratmamalı rastlantıya. Ki nitekim karşılaşamamamız bu vasıfsız acıya kısaca bir veda.<br />Kokun gelmemeli artık her akşam vakti ılık bir meltem eşliğinde dansedermişcesine burnuma. Hayale karıştırmamalı ellerin sıcağını. Bu ikilem yazgısını salmalı rüzgarlar eşliğinde güzel bir bulutun nemli kucağına. Ne olurdu , ne olacaktı dememeli. Gebertmemeli azıcık da olsa atabilen şu küçük şeyi.<br />Ne kadar zor olsa da bırakmalı. Çaresizliği gömmeli. Bugün tam bir yıl seveliberi. Amatör takılmaların gereksiz saçmasapan kıpırdanışlarını hissedeli. Ve farkına varış dönemleri başkasına gideliberi.<br />Ne desem hayalkırıklığı, ne desem boşluk. En iyisi susmalı devrik karanlığımda.<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-37603645827909719622010-08-05T00:05:00.003+03:002010-08-05T00:19:57.137+03:00<div style="text-align: justify;">İçimde bir acım var temiz bir gözyaşıyla salmaya kıyamadığım. Sızlamasına izin verdiğim. Nefeslerimi ürkek bir şekilde alıp vermemi sağlayan.<br />En hüzünlü şarkılardan bir demet yaptım yine bu gece. Yine aynı ambians sıçtığımın gözlerimin içinde. İç burkulma hali. Günlerden sonbahar yine bana. Yapraklar saatin tiktaklarına denk düşercesine. Elimde hafiften bir rakı durumu. Şarkılar da beni söyler mi ulen sana ? Dillerde nağme olan adın kapak mı olacaktı bugün bana.<br />Sana benim gözümle bakanlar olmuş, ellerini tutanlar bal dudaktan öpenler olmuş misal. Ve kalkmış şimdi sen bir aşifteye vermişsin gönlünü . Heyecan , çekingen gülümsemeler, konuşamamazlıklar ee yalanmış misal. Aklına gelmeyeceğim misal. Şimdi bu kalbe demezler mi<br />'' Ne salaksın lan ''<br />Umurumda değilsin desem boş, aklımdasın desem boş . Ama bir yerdesin ki anlamadığım bir şekilde sızlıyor içim, bırakmak istemiyorum ki ne desem ben.<br />Elimde kadehim , kalbim katilim , suçlusu sensin düşlerime düşen gözlerinin. Aman be ağzına sıçtığımın dünyası.<br />Bu gece kalkıp gideceksin ya bu masadan kadehleri bırak yeter .<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-47023434611992393052010-07-31T22:31:00.002+03:002010-07-31T22:45:41.862+03:00<div style="text-align: justify;">Söze nereden başlamalı hiç bilmiyorum aslında. Kafamın yerinde olduğunu da söyleyemem. Kapıları açarken alo diye açıyorum zira bir yalpalama söz konusu beyinde. Ama yazmalıydı yine. Sustuklarımın içimde büyüdüğü bir anda.. Yazmalıydı..<br />Anneannem rahatsız 3 gündür . İlk doktora götürdüğümüzde epilepsi olduğunu söyledi doktorumuz zira güvendiğimiz bir doktordu da. Ama baktık kriz gibi uyuşmalar devam ediyor bu böyle olmayacak dedik bir Ege üniversitesi hastanesine götürelim. Hayatında hiç üniversite hastanesine gitmemiş ben ne yapılacağını bilmeden.. Açıkcası korkuyordum diyelim yanlış bir şey yapmaktan. Ve hep şöyle bir söylem var ya ''ilgilenmezler,haftasonu doktor yoktur, sallamazlar vs vs.. ''Asıl olay oradaymış bence doktorların ne kadar fıldır fıldır koştuğunu gördüm. Hastanenin ne demek olduğunu . Genç de olsalar aslında işlerine ne kadar hevesle sarıldıklarını gördüm. Ve bu benim düşüncelerimi değiştirdi biraz da olsa. Gelgelelim sonucun epileptik bir durum çıkmayışına. Burada bunu açıklamak istiyorum. Belki çok az kişi okuyacak belki sallanmayacağım ama bu işlerin şakaya gelmeyeceğini düşünüyorum sonuçta can. En ufak bir savsaklamaya gelemez. Bize epilepsi olabilir diyen doktorumuz -ki hiçbir kanıta dayanmadan- Karşıyaka Zübeyde hanım tıp merkezindeki Behiye Mungan dı. Felçlik bir durum yok diyen de oydu. Ama durum felç olma hadisesini gösteriyordu peki biz neden bu kadar oyalandık onun saçmasapan teşhisi içinde . Şimdi ben bu doktorları yetiştiren ve insanların sağlıklarını bir nebze olsun tınlamayan kısacası yani hangi birine güveneyim ? Kime şikayet edeyim ? Atatürkün dediği muhabbet beni Türk doktorlarına emanet ediniz . Bu mudur ? Böyle mi emanet ?<br />Tıp merkezlerindeki ya da sağlık ocaklarındaki doktorların garip bir sallamazlık durumuna sahip olduklarını düşünüyorum artık. Zira olay sadece onlar için ilaç yazmaktan ibaret. Antidepresan kullanımı artsın. Kocasıyla tartıştı yaz bi antidepresan gitti diye ülkeyi uyutmaktalar. Bizde ilaç sever bir ülke olduğumuzdan hemen atlamaktayız tabiki.<br />2 gündür anneanneme o kadının aklına uyarak işkence çektiriyormuşum meğerse. Sağlığa beş kuruş değer vermeyen ama cukkasını iyi düşünen bu insanlara ne diyeceğimi şaşırmış durumdayım artık. İçimden sadece şiddete başvurmak geliyor ama hangi birine ?<br />Gerçekten insana insan değerinin verildiği, illa iyi bir sağlık hizmetinden faydalanmak için zengin olmanın gerekmediği bir ülkede yaşamak istiyorum artık. Biliyorum farz-ı hayal bunlar , daha çok düzeltilecek şey var benle olacak iş de değil onu da biliyorum ama sadece susmamalı işte.<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-24842765917106744952010-07-30T22:54:00.004+03:002010-07-30T23:03:48.167+03:00<div style="text-align: justify;">Uzun zamandır farkındayım ki planladığım hiçbir aktiviteyi yapamamaktayım. Planlamaktan korkar hale geldim o derece. Güya şu anda gerçekleşen Foça rock festivaline gidecektim. Acayip de umutluydum. Gerçi ilk iki gün gitmem diyordum çok enterese etmiyordu beni ama bugün yani 3. gün güzel olacağına inanmıştım hatta 4. ve 5. günün de. Neyse. Şimdi bunları düşünüp daha da sıkılmayayım. Ama Pınar arkadaşımız söz verdi açıp dinletecek sipariş ettiğim şarkıları bende bir nevi o atmosfere canlı bağlantı yapacağım eh bu bile hiç yoktan iyidir.<br />Gelgelelim evrenin şu garip oyununa. Neden son zamanlarda planladığım hiçbir işlemi gerçekleştiremiyorum bilmiyorum. Saatini belirlediğim zamanlara bile yetişemiyorum. Evrenin beni sınayası tuttu zannediyorum. Pınaritam bu duruma acayip bozuldu ee kız taa İstanbullardan gelip de benim ekişimle biraz sinirlenmedi değil. Ama elimde değildi anneannem rahatsızlanmıştı. 3 gündür onunlayım. O kadar korkuyorum ki bir şey olmasından. Kötü düşünmek istemiyorum bu konuda. Her şey güzel olacak demeliyim biliyorum. Bu günler de geçecek. Ama korkuyorum işte. Bunu neden buraya yazdım bilmiyorum sanırım sustuklarım büyüdü içimde ve dışarı çıkmalıydı sanki sağlam durabilmek için, umutlu olabilmek için. Umutlu olmalı , konuyu kapamalı , her şey güzel olacak demeli bu yazıyı da burada bitirmeliyiz.<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-71360877208608646242010-07-27T03:03:00.003+03:002010-07-27T03:21:01.861+03:00<div style="text-align: justify;">Bir anne kızından umudunu keser mi hiç ? Kesermiş.<br /><br />27 yaşına girdiğim şu dakikalarda arada acı deneyimler de olmuyor değil. Evde kalmışlığımız yüzümüze mi vurulmuyor ya da işsizliğimiz mi yüzümüze vurulmuyor. Hele ki yalnızlığımız bir osmanlı tokadı edasıyla yüzümüze çarpılıyor. Neyse insan bunlara alışıyor o sorun değil ama insanın annesinin artık umudunu kaybetmesi çok koyuyor be kardeş !<br />Bizimkiler dün gece bir nişandaydı. Annemden nişana gelen ailelerden biri oğluna uygun bir eş adayı aradığını söylemiş. Annem de bunu salonda anneannem ile teyzeme anlatıyordu. Bende kulak misafiri oluyordum öyle dinlemiyor ayaklarına yatıp. Annem birden ''ben dedi düşündüm birini ama '' Şöyle ukalaca bir gülümseyiş oturdu yüzüme ulen beni düşündü kesin diye. O sırada içten içe bir ses şunu söylüyormuş meğerse '' nahh seni düşünüyor '' Eskiden olsa beni düşünse tepki göstereceğim cümleye şimdi ihtiyaç duyuyorum çok enteresan. Evde kalmışlık böyle bir şey olsa gerek. Annem ailemizden başka bir kızın ismini söylemesin mi . Dünya başıma yıkıldı sanki o ukalaca gülüş birden içine kaçtı . Boğazıma nedensiz bir yumru oturdu. Zaten anneannemde tek çeyizim olan tencere takımlarımı da komşuya ev hediyesi olarak vermiş onun moral bozukluğuna bir de bu eklenince Nejat Alp, Ümit Besen'e bağladım.Bu sırada ekstradan dayımın yaptığı espriler var ben ve Burçine. '' Siz artık evde kaldınız , yaşlandınız ya '' şeklinde. İnsanın ailesinin artık umudu kesmesi de çok koyuyormuş be arkadaş.<br />Şimdi gecenin bu kör vaktinde aklımda gereksiz gelecek kaygılarıyla oturmaktayım. Halbuki gelişine yaşa di mi kardeş ! Olmuyor işte . Olduramadığım oluşum bu yıllardır. Yalnız kalma korkusu tüm düşünce değişimlerinin anası zaman ilerledikçe.<br />Yine düşüncelerimin biri bir diğerini yakalayamazken daha fazla saçmalamadan yatayım ben . İyi geceler diler, öperim.<br /><br />Dipnot : Bugün benim doğumgünümdü. Uzun zamandır yaşamadığım duyguları yaşadım. Burçinim, Pınarım, Taki yanımdaydılar. Ailem . Telefonlaştığım ama görüşme fırsatı yakalayamadığımız arkadaşlarım. Şımarık bir çocuk gibiydim adeta. Yaşlanırken güzel şeyler yaşamaya başladığımı hissettim. Büyümek istemiyorum.<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-4637312389923283342010-07-16T02:09:00.002+03:002010-07-16T02:26:32.662+03:00<div style="text-align: justify;">Bir alt yazının devamı niteliğini taşımaktadır. Ekstradan anlatışlara girilmeyecektir.<br /><br />Yine bir basketbol macerası yine lise çağlarına dönüş . Yine bir utanış ve ''aman sat anasını'' deyiş. Hayatımda belki de uzun zamandır güzel bir şey olmayışı bu duruma sebebiyet verdi. Ama nolursa olsun hiçbir şey olmasa bile ortada olan şu durum süper bir şey . Heyecanlanmak, bu temmuz sıcağında gördüğün an üşümek falan. Enteresan oluşumlar . Çok da fazla olmayan etkileşimler bunlar. Duymaya istekli olduğumuz. Kafanın karışıp dile hükmetmeme durumları. Saçmalama . Ne konuştuğunu bilmeme gibi yan etkileri de olmakta tabi.<br />Bugün gördüm onu yine kuzenimin oğlunu götürmeye gittiğimde derse. Bir haftadır can atıyordum neredeyse. Hatta bir arkadaşımın yanına gidecektim onu bile ektim o derece bir yüzsüzlük haddi. Bu sefer salona girmeden önce karşılaştık. Tam başka yöne bakarken yanımdan geçti ve baktı sanki anlık . İşte o an ipler kopmadı değil . Bir terleme hali, bir donma hali. Enteresan bu sefer aklımdan geçen şarkı tamam iğrencim ama '' götür beni gittiğin yere '' idi. Ya da ben götüreyim seni falan gibi düşünceler de olmadı değil. Bunlar 18 yaş üzeri düşünceler biraz. Çok da detaya girmiyim anlaşılmıştır zannediyorum.<br />İçeri girdik içerisi neredeyse 100 derece sıcaklıkta , düşüncelerime acayip uygun bir ortam. İzlememek elde değildi. Yine sempatik gülüşlerle yakalamaya çalıştım acınası bir halde. Aklımdan binlerce düşünce geçti. Mektup yazıp vermek , numaramı kantinciye vermeye kadar o da ama ona verecekti falan. Okulun girişine yere değişik romantik cümleler yazmak. Balonlar ucurup havai fişek patlatmak falan. İşte o sırada yine aklıma fon müziği olarak şu geldi '' Hey seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler , yaylanmadan yürü yoksa günah bizden gider '' Olacak birgün günah benden gidecek. O zaman tutabilene aşkolsun bunca heyecan patlamasını.<br />İzlemeye devam ettim o sırada dedim ki aman bir şeyler dinleyeyim nasılsa görselimiz hazır. Bir de ne duyayım radyoda '' Hayalim üç kelime o da şöyle evli, mutlu, çocuklu '' diye bir şarkı çıkagelmesinmi bana. Nasıl bir sevinç , nasıl gerizekalıca bir sırıtma hali. Oradan atlayıp boynuna sarılmama az kalmıştı ki ayağım takıldı . Neyse bu utanç dakikalarını anlatmak istemiyorum. Evde kalmışlık durumum ve yalnızlığım ortaya çıkmasın.<br />Sonra bitti her şey . Saat dolmuştu gidecektik. Bir ayrılış hüznü ile gözlerimiz arkaya baka baka ayrıldık oradan. Ve daha önce aklıma gelmeyen bir şey geldi. Adı neydi ya ? Ve ben bunu kuzenimin oğluna çaktırmadan sorabilirdim. Sordum da . Artık adını biliyordum. Artık basketbol kursunun antrenörleri arasından bakabilirdim ismine. Ama şerefsiz internet sitesi daha tam anlamıyla oturtmadığından bilgilerini diğer antrenöre ulaştım facebook tan . Onun da arkadaş listesinden onu bulmaya çalıştım . Dikkatinizi çekerim 898 kusur kişiden bahsediyorum. Ki çoğu da zilli demekki öyle oluyor basketbol camiası demedim değil. Astım kestim sinirlendim niyeyse. Sonra bir de ne göreyim kuzenimle fotoğrafları var aldım hemen onları çaktırmadan kaydettim. Masaüstüm yaptım. Artık sayfa bile açamıyorum fotoğraf gitmesin diye . O derece nacizane bir saftirik tutulmuşluk. Ve saçmasapan şeyler yapma isteği. Bilmiyorum nasıl duyursam sesimi. İçimde tutmak istemiyorum çünkü rezil olunacaksa da olunsun, olunmayacaksa da olunmasın. Özel ders istemek çok mu saçma olur acaba. Aklımdan geçen o mesela.<br />Bu hoşlanma hadisesi bu güzellik bir müddet devam eder o yüzden üç nokta ile bitirmekteyim durumu.<br />Öperim , iyi geceler dilerim ve artık elimde fotoğrafı var bildiririm. Numarası da olmalı diğer yazıda. Hedefimiz olsun bakalım.<br />...<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-73780056787571941762010-07-09T02:27:00.003+03:002010-07-09T02:56:04.655+03:00<div style="text-align: justify;">Kafa dağıtma noktamdayım yine. Yine platoniklerdeyim. Yine kıpraşık yüreğim sevgili bloğum. Çok ama çok ayıp şeyler düşünüyorum üç gündür. Lise çağlarıma döndüm ki ben 27 olacağım neredeyse. Gerçi ben lise çağlarımda böyle şeyler yapmazdım çok içime kapanıktım ama neyse . Galiba onun şimdi çıkıyor acısı. Bir platonik yazılma durumu mevcut.<br />Olay şöyle vuku bulmakta . 3 gündür kuzenimin oğlunu basketbol kursuna götürüyorum . İlk gün sıkılırım kitap okurum diye yanıma aldığım kitabı hala elime almadım mesela. İçeri girdim abicim bir de ne göreyim olay oradaymış ya . Bu arada dipnot çocuklarla candan ilgilenen erkekleri her zaman çok çekici bulmuşumdur. Yani öyle değilseydi bile artık bundan sonra böyle . Bunu keşfettim. Neyse biri çarptı gözüme ki hala adını bilmiyorum soramadım. Gizemli kalsın dedim. Demedim de sormayı yemedi gözüm. Odaklanmış bir şekilde kendime oturacak bir yer buldum. İçeride acayip bir sıcak. O basketbol şortu olayı , o kastan oluşan bacaklar ve yılan dövmesi. Abicim o ne ya diye bir odaklanma oldu yine. ( Bu odaklanmamalarımın farkedilmiş olmamasını ummaktayım hala zira baya sapık bir bakış olduğunu sanmaktayım. ) Hemen tabi yegane arkadaşım, can dostum , aynı sahneyi paylaştığım Burçinimi aradım ( burada bir şarkıya atıfta bulundum yoksa sahneye çıkmıyoruz biz ) Ve ona dedim ki , Burçin biz hep yanlış yerlere bakınmışız ya asıl burasıymış ya dedim. O da herzamanki şaşkın ifadesiyle , '' noluyor ya , neresi ? '' diye bir sürü soru sıraladı bana. Anlattım böyle böyle diye yuh dedi çüş dedi ehh be kızım dedi. Kapattı telefonu. Dayanamadım mesaj attım ki orada olayın ciddiyetini anladı arkadaşceğizim çünkü ben hiç mesaj atmam.<br />Geliyorum şimdi rezilliklerime. İlk gün baktım kendime abicim bildiğin hint fukarası gibi gitmişim. Saçlar paçoz nuriye modelinde topuzlanmış , üzerimde cafcaflı bir t-shirt altımda ağarmış bir kot ve gözü kör edecek derecesinde yeşil bavulumsu bir çanta. Ve makyaj sıfır ( ki keşke bi rimel çekseydim ya ) Pek göz göze gelmemeye çalıştım . Sonrasında olayı kontrolum altına alıp izlerken ortalığı bir iki tane paçoz aşifte ve hafif meşref diyeceğimiz hatunun benimkisini kestiklerini gördüm. Abicim bir moralim bozuldu hayır niye bozuluyorsa .<br />Ertesi gün daha şık bir şekilde saçlarım açık gözümde gözlüklerim ve cilveli gülüşümü takınarak yanıma gittim salona. Birkaç kez göz göze geldiğimizi hatırlıyorum. Bir yandan da acaba diyorum kaslardan mı etkilendim noldu ki . Ama ses tonu da falan hoşuma gidiyor enteresan. Bir dağılma söz konusu. Çok enteresan bak şu an şunu yazarken bile yüzü gözümün önünde. Neyse ses tonu da öyle bağırırken duyduğum ha yoksa hiç konuşma fırsatım olmadı. O aşifteler de oradaydı yine hatta bir tanesi belini ve kıç tarafını açmış oradaki kuşlu dövmesini herkese naklen yayın etmekteydi. Sinirlenmedim ama küfrettim. Burçin de vardı o gün yanımda her ne kadar ders çalışıp kitap okuyor gibi gözüktüysek bir yandan kesmiyor değildim gerçi Burçinim kesmiyordu ama ben bildiğin kesiyordum. Sonra Burçinin o acı dolu cümlesiyle irkildim ''Senden küçük o ya ''<br />Gelgelelim bugüne. Bugün de yine makyajım , saçım , başım ve hanımefendi kimliğimle oradaydım. En şirin kahkahalarımı attım tek farket diye be adam. Nitekim farketti gibi sanki arada baktı falan kuzenimin oğluna özel ihtimam gösterdi ya da bana öyle geldi bilemiyorum artık. O aşifte kız da yanında bir arkadaşını getirmişti kıçının üzerinde eteğiyle bu sıcakta o okulda o kıyafetle ne işi varsa artık. Çok bilinen bariz bir küfür etmedim değil bayanlar hakkında söylenen ki nitekim onu tamamlıyordu . Farketsin istedim öyle yani işte, kendimce bir platonik takılma ama iyi geldi Acaba dedim hafif boynu biraz açık bir şey mi giyseydim t shirt değil de gömlek mi ne biliyim . Daha ciddi mi falan diye düşündüm. Sonra ulen Selen dedim gençliğinde yaşamadıklarını şimdi yaşıyorsun vallahi o zamanlar böyle maçlara gidip takılacağın zamanları şimdi yaşıyorsun. Her şeyi geç yaşıyorsun bunu da yaşa be kızım dedim. Küçüktü büyüktü uzundu kısaydı bilmiyorum ama 3 gündür şu olayın gazıyla bile basketbol oynuyorum. Hatta ders bile almayı düşünüyorum. Bilin bakalım kimden ? Gerçi şu an buna maddi durumum elvermez ama insan istiyor. Öyle işte bu koca kız lise çağlarına döndü fingirdek platonik ve çok erotik düşüncelerle takılıyor hayatına. Ona şu şarkıyı gönderiyor şimdi '' Hüüüp diye içine çek beni ''<br />Ve şimdi de öpüyor , iyi geceler diliyor ve yatıyor ..<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-2018303145180319332010-07-01T03:09:00.002+03:002010-07-01T03:14:37.656+03:00<div style="text-align: justify;">Bir gün beyaz atlı prensinin geleceğini zanneden kırmızı rugan ayakkabılı , çiçekli elbiseli ve beyaz külotlu çoraplı bir minik kız çocuğu vardı içinde. Mantığın aşka karışmayacağını anlayabilecek kadar akıllı o küçük kız. Birlikte pamuk helva yemeye gönüllü bir lunapark kapısında. İlk öpücüğünü hayal ettiği gibi , bir salıncakta elleri yanarken elleri arasında bir yaz akşamında melisa kokuları arasında titreyerek vermeye hazır. ürkek, biraz utangaç ama bir o kadar da büyümeye hevesli. Ve bir gün bir dal misali kırılabileceğini hesaba katmayacak kadar saf.<br />Kalbi kırılır zaman kavramının arasında. Olmaz ki kırılmasa, iç yanmasa. Amaçsız ataklar yapacaktır ilk başlarda. Sonrasında acıyacak , arayacak ve monotonlaşacak düşünceleri bir dağılma esnasında. Sonra göstermemeyi öğrenecek yaralarını başkasına. Sakladığı öpücüklerini dağıtmaya başlayacak o kadar ince eleyip sık dokumadan. Çünkü arayacak aynı heyecanı yabancı dudaklarda. Ve farketmeden büyüdüğünü anlayacak gündelik yaşam kargaşasının arasında. Bir gece oturacak elinde kadehi, bakacak ardına. Kordona karşı dumanını içine çekecek sigarasının son sigaraymışçasına. Asıl yanma buymuş diyecek dumanın arasında. Belli belirsiz bir yaş süzülecek. Diyecek ki ''şimdiki aklım o zaman olsaydı '' Ama bilecek ki şimdiki aklı o zaman da olsa aynı hataları yapacaktı. Başka tenlerde söndürecekti yine kalp yangınını. Başka dudakları hapsedecekti yine. Ve o ilk öpüşü ilk aşkı arayacaktı her seferinde yok olurken yabancı ellerde....<br /><br />...<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-53711821833373208062010-06-20T17:09:00.002+03:002010-06-20T17:14:05.348+03:00Ne kadar uzaksın baba,ellerin de öyle<br />beni büyüttüğün şarkı gelinlik kız oldu<br />ben olamadım, üzülme<br /><br />Şimdi otursam denizin kucağına,<br />tütün kokan parmaklarımla şiir dokusam,<br />devrilse gözlerim rakı masasında unutulan hüzünlere,<br />papalina tadında çakır keyif olsam,<br />beklesem çocukluğumu dar ve taşlı Girit sokaklarında,<br />ağladığımı sadece gece görse,<br />gelip sarılırmısın Cunda'nın içinden?<br /><br />Ne kadar uzaksın baba,sesin de öyle<br />attığımız kahkalar sılaya düştü<br />papatyalar bile kavuşurken bahara<br />yanaşırken iskeleye vapurlar,<br />can çıkar özlem çıkmaz derken<br />hüzzam makamına iki içli nota verdik<br /><br />şimdi karışsam denizin mavisine,<br />dua eden ellerime para sıkıştırsa geçenler,<br />tutulsa dilim sır vermez türkülerde,<br />çağırsam sitemleri kaldırımlarla öpüştüğüm akşamlarda,<br />delirdiğimi sadece yüreğim bilse,<br />gelip sarılır mısın İzmir'in içinden?<br /><br />Ne kadar uzaksın baba,yüreğinde öyle<br />iyi geceler dediğin şarkı vurgun yedi<br />Ben de yedim üzülme .<br /><br />Pelin Onay<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFCDb1I5yL7x_y3drT9xRGfw1YamtBiqqiOhaCFrbBkxWB1n0Jk-8xKdZX04YMMilUV-R0epZzGU9LUyCd4R3X25dli1vVWoWUk74Zz8vBLLcUUjtUiVl3LOGy0OFjSDUC9ddBWhJlGHE/s1600/5800_106399947569_578532569_2075882_5726276_n.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 443px; height: 253px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFCDb1I5yL7x_y3drT9xRGfw1YamtBiqqiOhaCFrbBkxWB1n0Jk-8xKdZX04YMMilUV-R0epZzGU9LUyCd4R3X25dli1vVWoWUk74Zz8vBLLcUUjtUiVl3LOGy0OFjSDUC9ddBWhJlGHE/s200/5800_106399947569_578532569_2075882_5726276_n.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5484857949053270482" border="0" /></a>Resimdeki adam dedemdir , babamdır, yanımda olamayandır. canımın canıdır. Bu günler zor günler adamım herkes yokluğunu yüzüme vururken bilmeden . Huzur içinde uyu.lSeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8120477324144463712.post-71405316163218101522010-06-19T13:26:00.002+03:002010-06-19T13:36:00.039+03:00<div style="text-align: justify;">Bazen bu ben miyim diyorum . Bu çileden çıkan. Bu ses bu düşünüş bana yabancı diyorum. Bu kadar bencil olmamalısın Selen.<br />Olamıyorum da zaten . Ama öyle zamanlar geliyor ki bencil bir yan çıkıyor içimden insanlar üzerime geldikçe benden yapamayacağım ama yapmak zorunda olduğum bir şeyler istedikçe. Ve ben ne kadar zorlasam kendimi değişemiyorum yine yapmaya çalışıyorum elimden geldiğini. Ama kötülük yapıyormuşum gibi de geliyor. Çünkü herkesin sorumluluğunu almak zor ki karşımdakine yürümeyi, koşmayı değil yaslanmayı öğretiyorum. Her şey iyi güzel hoş fakat bu ikilemlerim , gidiş gelişlerim bu anlarda kırdığım kalpler, sonra duyduğum vicdan azabı. Bazen '' gitmek '' eylemini getiriyor sadece aklıma. Kaçmak olabildiğince uzağa. Aradıığm huzuru bulmaya. Belki bir kasabada belki büyük bir şehirde bilinmez. Ben koşmayı yürümenin önüne koymuşken , özgürlük arsızıyken bu prangalar fazla bana. Elimde olmayan nedenleri sevmiyorum artık. Elimde olsun tüm nedenlerim , sonuçlarım. Bitsin bu karmaşa. Bir tutam düzen, bir tutam huzur , bir tutam da mutluluk karışsın artık hayatımda.<br />Sorumluluktan bunalmış ben yine iç karartıcı bir buhran anında damar şarkılarımdan bir tanesiyle oturmaktayım odamın ortasında . Duvarlara bakıyorum her seferinde. Böyle yaşlanmak istemiyorum. Bu dönemlerden geçmek istemiyorum. Başka heyecanlarım olmalı. Başkalarının hayatlarını kendi hayatıma yeğ tutmamalıyım artık. İyi bir insan olabilmek için çabamı bir tarafa bırakmalıyım. Bazen bencillik gibi gözükse de bırakmalıyım kontrol mekanizmamı.<br />Böyle olmaz Selen. Böyle yaşanılmaz.<br /></div>SeleMinohttp://www.blogger.com/profile/15136266904810608647noreply@blogger.com0