Hiç gerek yoktu aslında gecenin bir yarısı hiç bilmediğim bir numaradan gelen çağrıyı cevaplamama..
Her şey o anda başladı işte. Tüm bu iç kasılmaları. Sıkıntı doğurmaları.. ' Acaba ' dedirten sesin. Yine aynı inanış ve yere yüzüstü kapaklanış..
Bu sefer ciddiydim aslında. Çok da düşünmeyecektim seni. İçimde öyle duracaktın bir köşede ama umursamayacaktım. Taa ki sesini duyana kadar..
Geldi tüm saçmasapan anılar birer birer aklıma. Yemin ettiğim her an belirdi zihnimde. Zehirdi içilemeyecek derecede aşk dediğin şarabın. İçtim. Bilseydim bu kadar ağır olacağını devamının içer miydim ? belki evet belki hayır. Tam bir hayır da çıkmıyor ağzımdan bak. Bu kadar mı acı çekmeyi sever insan..
Ama evet evet her seferinde daha da azalıyor şiddeti. Sesini duyduğumda ' acaba ' diyorum evet. Ama ' yeniden ' demiyorum. Diyemiyorum. Şerefine diyemiyorum artık adına içerken. Seni anmadan da kadehi tutabiliyorum elimde. Gelsen de aklıma bir gölge halinde silmeyi biliyorum seni. Öğreniyorum. Şartlandırıyorum kendimi.
Evet hiç gerek yoktu gecenin bir vakti açmama o telefonu. Duymama gerek yoktu ki sesini. Şimdi nedense iki gündür bir halsizlik üzerimde. Neden dokunamadığım ama binlerce kez gördüğüm yüzün gözlerimin önünde. Nedeni , nasılı, niçini bir yana durmuyor içimdeki kargaşa. Azalmışsın bende biliyorum ama etkisi azalmıyor acının. O hep sabit. Seninle olduramadığımız, olduramayacağımız bir geleceği hayal etmek yoruyor belki de beni. Bir şarkının içinde hapsolup bunları tekrar tekrar düşünmek..
İstemiyorum. Ne seni düşünmek ne de seni ağır bir yük gibi içimde taşımak istiyorum. Bunu anlasan ve aramasan beni artık diyorum..
Dilim söylüyor ama yine de bir an çık karşıma istiyorum..