Bu gece hayat kırıklıklarımın yanına bir yenisini daha ekliyorum. Pırıl pırıl.. Diğerleri eskimişti sanki iyi durdu yanlarında. Her seferinde daha az acıyor diyorum ama anasını satayım içten içe oyup geçiyor şerefsiz. Belki ben çok basit görüyorum hayatı belki de insanlar çok basit görüyor çözemedim bu kavram kargaşasını. Kırıldığımı biliyorum sadece ama neye kime belli değil ? Belirsiz bir yumru oturuyor gecenin en karanlık yerinde Acıyor içim tüm gidenlere, kalanlara , yanıp yakılanlara. Sana.. Yine temiz bir gözyaşıyla akıp gidiyor yüreğimden birileri. Bu kaçıncı gidiş . Bu son dediğim kaçıncı gözyaşı. Kaçıncı kere teselliyi yastıkta arayışım. Neler geçiyordu aklımdan şimdi nelere sızlıyor içim. Dileğim sığınmaktı kollarının arasına ama savruluyoruz işte. Yine.. Artık ne ben bulabiliyorum göğsünün sıcağını ne de sen istiyorsun koynumda olmayı.
Hüzün.. Hüzün girdi giriyor aramıza. Sonbahar gibi narin.. dökmeye hazır yaprakları bir minicik rüzgara bağlı. Severek alıyoruz ruhumuza hüznü, sonbaharı, rüzgarı..
Hiçbir bıçak bu kadar acı veremez biliyorum dilinin kesiği karşısında. Kanıyor sanki hiç durmayacak. Ellerinle basman lazım yaraya anca senle duracak. Öpmeni değil sarılmanı istiyorum bu gece . dudakların değil kolların merhem olacak.
Ama yoksun işte. Mahrum olduğum ruhun yok yanımda. Boşluğa uzanıyorum sanki her seferinde cam kırıklarıyla dolu şu yatağın içinde..

0 yorum: