Bir alt yazının devamı niteliğini taşımaktadır. Ekstradan anlatışlara girilmeyecektir.

Yine bir basketbol macerası yine lise çağlarına dönüş . Yine bir utanış ve ''aman sat anasını'' deyiş. Hayatımda belki de uzun zamandır güzel bir şey olmayışı bu duruma sebebiyet verdi. Ama nolursa olsun hiçbir şey olmasa bile ortada olan şu durum süper bir şey . Heyecanlanmak, bu temmuz sıcağında gördüğün an üşümek falan. Enteresan oluşumlar . Çok da fazla olmayan etkileşimler bunlar. Duymaya istekli olduğumuz. Kafanın karışıp dile hükmetmeme durumları. Saçmalama . Ne konuştuğunu bilmeme gibi yan etkileri de olmakta tabi.
Bugün gördüm onu yine kuzenimin oğlunu götürmeye gittiğimde derse. Bir haftadır can atıyordum neredeyse. Hatta bir arkadaşımın yanına gidecektim onu bile ektim o derece bir yüzsüzlük haddi. Bu sefer salona girmeden önce karşılaştık. Tam başka yöne bakarken yanımdan geçti ve baktı sanki anlık . İşte o an ipler kopmadı değil . Bir terleme hali, bir donma hali. Enteresan bu sefer aklımdan geçen şarkı tamam iğrencim ama '' götür beni gittiğin yere '' idi. Ya da ben götüreyim seni falan gibi düşünceler de olmadı değil. Bunlar 18 yaş üzeri düşünceler biraz. Çok da detaya girmiyim anlaşılmıştır zannediyorum.
İçeri girdik içerisi neredeyse 100 derece sıcaklıkta , düşüncelerime acayip uygun bir ortam. İzlememek elde değildi. Yine sempatik gülüşlerle yakalamaya çalıştım acınası bir halde. Aklımdan binlerce düşünce geçti. Mektup yazıp vermek , numaramı kantinciye vermeye kadar o da ama ona verecekti falan. Okulun girişine yere değişik romantik cümleler yazmak. Balonlar ucurup havai fişek patlatmak falan. İşte o sırada yine aklıma fon müziği olarak şu geldi '' Hey seni yerler yerler, seni ham yapar bu zilliler , yaylanmadan yürü yoksa günah bizden gider '' Olacak birgün günah benden gidecek. O zaman tutabilene aşkolsun bunca heyecan patlamasını.
İzlemeye devam ettim o sırada dedim ki aman bir şeyler dinleyeyim nasılsa görselimiz hazır. Bir de ne duyayım radyoda '' Hayalim üç kelime o da şöyle evli, mutlu, çocuklu '' diye bir şarkı çıkagelmesinmi bana. Nasıl bir sevinç , nasıl gerizekalıca bir sırıtma hali. Oradan atlayıp boynuna sarılmama az kalmıştı ki ayağım takıldı . Neyse bu utanç dakikalarını anlatmak istemiyorum. Evde kalmışlık durumum ve yalnızlığım ortaya çıkmasın.
Sonra bitti her şey . Saat dolmuştu gidecektik. Bir ayrılış hüznü ile gözlerimiz arkaya baka baka ayrıldık oradan. Ve daha önce aklıma gelmeyen bir şey geldi. Adı neydi ya ? Ve ben bunu kuzenimin oğluna çaktırmadan sorabilirdim. Sordum da . Artık adını biliyordum. Artık basketbol kursunun antrenörleri arasından bakabilirdim ismine. Ama şerefsiz internet sitesi daha tam anlamıyla oturtmadığından bilgilerini diğer antrenöre ulaştım facebook tan . Onun da arkadaş listesinden onu bulmaya çalıştım . Dikkatinizi çekerim 898 kusur kişiden bahsediyorum. Ki çoğu da zilli demekki öyle oluyor basketbol camiası demedim değil. Astım kestim sinirlendim niyeyse. Sonra bir de ne göreyim kuzenimle fotoğrafları var aldım hemen onları çaktırmadan kaydettim. Masaüstüm yaptım. Artık sayfa bile açamıyorum fotoğraf gitmesin diye . O derece nacizane bir saftirik tutulmuşluk. Ve saçmasapan şeyler yapma isteği. Bilmiyorum nasıl duyursam sesimi. İçimde tutmak istemiyorum çünkü rezil olunacaksa da olunsun, olunmayacaksa da olunmasın. Özel ders istemek çok mu saçma olur acaba. Aklımdan geçen o mesela.
Bu hoşlanma hadisesi bu güzellik bir müddet devam eder o yüzden üç nokta ile bitirmekteyim durumu.
Öperim , iyi geceler dilerim ve artık elimde fotoğrafı var bildiririm. Numarası da olmalı diğer yazıda. Hedefimiz olsun bakalım.
...

0 yorum: