Maldoror'un Şarkıları

Odi profanum vulgus et arceo; insan sürüsünden nefret ediyorum ve uzak duruyorum. Sanırım bunu yaparken kendimin de bir insan olduğunu unutuyorum. Ama sevilecek gibi değilsiniz, içinizde yaşamak büyük bir işkence. Sevgisiz biriyim. Anlatım bozukluğu yapıyorum, umursamıyorum. Sizi de umursamıyorum galiba, emin değilim. Beni kendinizce kırpıp biçiyorsunuz, fark etmiyor musunuz; canımı yakıyorsunuz.

"İnsanın alışamayacağı bir durum yoktur, eninde sonunda her şeye alışır" der Meursault'un annesi (Albert Camus/Yabancı), ben de alıştım sonuç vermeyen şekillendirme çabalarınıza. Ben böyleyim ve sizden beni sevmenizi, aranıza katmanızı beklemiyorum. Midem bulanıyor. Sizden nefret etmek için tonlarca "şey" bulabilirim fakat bununla zaman harcamıyorum. E, ben sizden zaten nefret ediyorum. Öyle bir nefret ki bu alaya dönüşüyor kısa süre içinde, kendime zarar vermiyorum. Farklı dillerden konuşuyoruz ve hiçbir zaman anlaşamayacağız.
Hayır; benimki bir ergenlik bunalımı değil. Sonsuza dek beraberimde taşıyacağım bir hastalık bu, hastalıklıyım ben. Tüketirken tükendiğinizi, insani niteliklerinizi yitirdiğinizin farkına ne zaman varacaksınız acaba? Ama zamanınız yok, biliyorum. Dostlarınızı parçalamanız gerek, henüz parçalanma zamanı gelmemiş olan dostlarınızla. Kokuşmuşluğunuzu da peşiniz sıra sürükleseniz yanımdan uzaklaşırken, çok sevineceğim. Amacınız beni sevindirmek değil zıttıdır, bilirim.

Yasalarla ilgilenmiyorum, tek sorunum güçlü vicdanım. Öldürdüğüm bir adamın kâbuslarıma konuk olacağından korkmaktayım. Bu aptal vicdanı da aşabilirsem eğer, beliriveririm kapınızın önünde; baltayla, bıçakla, testereyle… Hayal gücüm gayet geniştir, pek çok şey yapabiliriz beraberce. Sırayla; önce ben sizi bağlarım güzel ellerimle, fakat ölü olursunuz sıra size gelince. Öncelikli olan benim, dünya benim etrafımda dönüyor. Tiksindiricidir bencilliğim, en az sizin ikiyüzlülüğünüz kadar. Bilmiyorum, bu dünyaya beni bağlayan ne var? Başka bir dünya olmadığı bilinci olabilir, düşünmek istemiyorum. Beni takdir etmeniz, iltifatlara boğmanız, pohpohlamanızdır en büyük korkum. Lütfen, size yalvarıyorum, kötü insanlar; benden uzak durun.

"Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana!.. lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: daha azı için bile ölünebilir."

1 yorum:

Unknown dedi ki...

denizi çalmış gibi koşan adamların ayak seslerine benziyor kelimeleri. Arkasına baksa elinden kayacağına yemin ettiği o deniz içinde boğulduğunu fark edemeyen, fark etmek istemeyen bir ses çalınıyor kulaklarına nefretin sesi olmalı bu, çünkü nefret en sevdiğim seslerdendir.